Yaygın eğitim metotları, okullarda gördüğümüz geleneksel eğitim modelinden farklı olarak katılımcıların, deneyimleme ve fikir alışverişi sayesinde bilgileri öğrenmesidir. Yaygın eğitimde her katılımcı kendi başına bir eğitmendir. Çünkü her katılımcının getireceği bilgi birikimi sadece ona özel ve değerlidir.
Bilgi sadece geleneksel anlamda anladığımız “eğitmen” veya “öğretmen”den aktarılmaz. Her bilgi aynı derecede değerli ve yararlıdır. Özellikle gündelik hayatta karşılaşılan problemlere en güzel çözümler, aynı sorunu yaşamış, duyguyu hissetmiş ve üstesinden gelebilmiş bir kişiden gelmelidir. Bu çözüm bazen eğitmen bazen de başka katılımcıdan gelebilir. Yaygın eğitim metodu ile öğrenirken, katılımcı hangi bilgiye ihtiyacı olduğunu kendisi belirlemeli ve bu bilgi açlığını gidermek için doğru kişilere, yöntemlere başvurmalıdır. Bahsettiğimiz metot okullarda gördüğümüz, biz istemeden ihtiyacımız olmadığı anda ve durumda sırf bir müfredat kaygısı ile yüklenen bilgi anlayışından bu anlamda çok uzaktır. Bilgi tek bir eğitmenden geldiğinde manipüle edilebilir ama farklı katılımcıların üzerine konuşup, irdeleyip aktardığı bilgiler için bu söz konusu değildir. Siz gelen bilginin doğruluk, akılcılık ve kullanılabilirliğini sorgular konumdasınızdır. “Öğretmen en doğrusunu bilir, onun söylediği kanundur” anlayışından çok uzak bir eğitim modelinden bahsediyorum.
Hemen burada belirtmek isterim ki, yaygın eğitim metodunda da bir eğitmen bulunur. Buradaki eğitmenin amacı konuşmalara ve eğitime bir çerçeve oluşturmak ve bu çerçevenin dışına çıkılmaması için gerekli yönlendirmeleri yapmaktır. Ayrıca konuların açıklığa kavuşturulması ve kendi bilgi birikimlerini aktarmaları da çok önemlidir. Kesinlikle eğitmenlerin bilgiyi dikte etme amaçları yoktur, tam tersine kendileri de katılımcılardan öğrenmeye heveslilerdir. Yaygın eğitim metodunda, konuşulacak konu başlığı, bunun ortaya nasıl yatırılacağı ve olası kazanımlar belirlidir,ama kazanımların zenginliği tamamen yapılan paylaşımlara bağlıdır. Eğitmenlerin tahmin etmediği yan kazanımlar ve yeni tartışma konuları ortaya çıkabilir. Eğer konuşulan ve tartışılan alt başlıklar da bir eksik kalırsa, eğitmen bunu tamamlama veya konuyu diğer alt başlıklara yönlendirme ile görevlidir.
Eğitim boyuncu katılımcılar aktif rol alır. Bu aktiflik fiziki ve zihni bütün hareketleri içerir. Her konu başlığı için farklı gruplar ile çalışılması, her seferinde farklı fikir ve görüşleri duymayı sağlar. Her oturum sonunda da bütün katılımcıların konu üzerine birleşip ortak bir beyin fırtınası yapmaları için süre vardır. Eğitim boyunca çeşitli materyaller kullanılır; renkli boyalar, renkli kağıtlar ve sunum tahtası (flipchart) bunlardan en yaygınlarıdır. Katılımcı sayısının yaklaşık 20 kişi olması, etkileşim için daha elverişlidir fakat bu sayılar farklılık gösterebilir. Yaygın eğitimde en önemli unsur, belirlenen konular üzerine katılımcıların hayal gücü, deneyim ve meraklarını kullanarak karşılıklı olarak birbirlerini bilgi anlamında beslemeleridir. Yaratıcı ve eleştirel olurken farklı fikirlere saygı duymayı ve dinlemeyi de öğretir.
Yaygın eğitim metotları, büyük şirketler ve sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, ülkemizde yer edinmeye başladı. Türkçeye çevrilmiş çeşitli metotları ücretsiz olarak bulabileceğiniz bir site dahi var. Yaygınegitim.org sitesine girip, amacınıza en uygun metodu seçip, kendi kurumunuz veya eğitimlerinizde kullanabilirsiniz.
Umarım ki, iş ve okul hayatınız boyunca aktif katılım sağladığınız üzerine eleştirel düşündüğünüz deneyimlerinizin farkına varıp paylaştığınız eğitimlerle bilgiler öğrenirsiniz. Sahip olduğunuz her bir bilgi parçasının değerini anlayıp, ihtiyacı olanlarla paylaştığınızda nasıl çoğaldığını görmek sizi mutlu edecektir. Bilgi paylaştıkça çoğalır, çoğaldıkça topluma olan aidiyetinizi arttırır.