Kendine Çamur Yaratmak

      Çocuğunuz izin vermediğiniz veya kendisi için tehlikeli olabilecek bir hareket yaptığında ilk tepkiniz ne oluyor? Ya da çok sevgiğiniz arkadaşınız, eşiniz kendisi için yanlış ve kötü bir karar alıyorken sizin tutumunuz ne oluyor? Dünya üzerindeki bütün duygular birbirlerine benzer ama tutum ve bunu gösterme şekli kişiye özgü, biriciktir. Bu yüzden duygularımıza odaklandığımız kadar dışa vurumlarına da odaklanmalıyız. Sevgimizi korku ve endişemizi göstermek için en doğru yol, karşımızdakini çok yanlış bir karar almadan hemen durdurmak mı olmalı yoksa onu sonuna kadar desteklemek mi?

       Çok soğuk ve yağmurlu bir günde ekibimizdeki 6 çocuğu parka götürdük. Parkta kocaman bir kum havuzu, çocukların istediği gibi oynayabilecekleri gemi, fışkiyelerle dolu bir süs havuzu, kaydırak, salıncak ve zıplama alanı vardı. Çocuklara parkın hangi alanı dışına çıkamayacaklarını söyledikten sonra 11 yıllık deneyimli ekip liderimiz ile banka oturup sohbet etmeye başladık. Bir gözümüz tabi ki çocukların üzerinde ama kesinlikle daha fazlası değil. Parkta çocuklarını oynamaya getirmiş en az 10 11 ebeveyn daha vardı. Parkta bulunduğumuz 2 saat boyunca çocuklar özgürlüklerini  ilan ettiler. Hemen hemen parktaki bütün çocuklar ayakkabılarını ayaklarından atıp koşuyorlardı. Geminin ön güvertesindeki halata sarılarak kuma atlıyor kendilerince korsanlarla savaşıyorlardı. Salıncakla ulaşabilecekleri en üst noktaya ulaştıktan sonra kahkahalar eşliğinde kendilerini kumlara atıyorlardı. Peki biz ne yapıyorduk? Çocuklara kendilerini aşağıya bırakırken yakınlarından geçen insanların olabileceğini, onlara çarpmamak için dikkatli olmalarını söylüyorduk. Çocuklar kendi oyunlarını yaratıyorlardı ve bunun için tanışık olmalarına hiç gerek yoktu. Bakıyorlar ve gülümsüyorlardı, sonra hepsi tek bir amaç için oyun kuruyordu: doyasıya eğlenmek. Kum havuzunda kendilerine kuyu kazan çocuklar, kuyuya su doldurmaları gerektiğini keşfettiklerinde asıl eğlenceli bölüm başladı. Buldukları her cisim ile, kendi ayakkabıları dahil, kum alanına havuzdan su taşımaya başladılar. Daha sonra çamur yarattıklarını fark ettiler ve bir anda çamur onlar için daha ilgi çekici bir oyuncak halini aldı. Ben olan bitene karşı nasıl bir tepki vereceğimi çözmeye çalışırken, tanımadığım diğer ebeveynleri de gözlemlemeye başladım. Havuza kendilerini atıp üstlerini başlarını sırılsıklam ıslatan, daha sonra bu suyu kumla birleştiren çocuklarına ne tepki vereceklerdi? Onları durduracaklar mıydı? Durduracaklarsa nasıl? Çocuklar oyunlarında aşırıya kaçarlarken; saçlarını komple ıslatıp kumda saçları ile desenler çizmeye varan bir yaratıcı-oyun anlayışından bahsediyorum; ebeveynleri onları izleyip, sohbetlerine devam ediyorlar veya kitaplarını okuyorlardı. Kendi ekip liderim  dahil ebeveynlerden gelen tek tepki çocuklara havanın soğuk olduğunu ve suyla oynamaya devam ederlerse hasta olacaklarını söylemekti. Bütün ebeveynler aynı soğukkanlılıkla çocuklara yaptıkları yarattıkları eğlencenin doğuracağı kötü sonuçları (ıslak kıyafetle eve kadar yürümek, çamur lekesi olduğu için sevdiği kıyafeti tekrar giyemeyecek olması veya hasta olmak) sakince söylüyor ve sonrasında “anladın mı?” diyerek teyit ediyordu. Herhangi bir ses yükselmesi veya oyunu bitirme çabası içinde değillerdi. Yaşları 5 ile 12 arasında değişen çocuklar ise anlıyor ve oyuna devam edip etmeme kararını buna göre alıyordu. Diğer çocukları bilmiyorum ama bizim ekimizde kendisini çamurlu bir mutluluk yumağına çeviren iki çocuk  da hasta olmadı. Oyunlarından sonra bütün yolu kıyafetlerinden süzülen çamurlar ve ayakkabısız yürüdüler. Eve geldiğimiz gibi duşa koştular ve bu geçirdikleri günü  mutlulukla hatırlıyorlar.

       Bu tavır ve ailelerin yaklaşımı çocuğu umursamazlık ile sorumluluk bilincini yükleyip, onların bir birey olduğunun farkına varmak arasındaki ince çizgiyi bize gösteriyor. Çocuğunuzun hasta olmasından veya çocuğunuzun başına gelebilecek bütün kötü durumlardan korkmanız çok normal. Bu sadece çocuğunuz için değil, hayatınızda sevdiğiniz herkes için geçerli; anneniz, babanız, eşiniz, sevgiliniz, en yakın arkadaşınız…Sevmek beraberinde endişe ve korku getirir ki bu çok doğaldır. Ama endişe ve korku her zaman beraberinde engelleme getirmez, getirmemelidir. Sevdiğiniz kişiyi davranışının sonuçları hakkında uyarmalı ve sonrasında aldığı her kararda arkasında olduğunuzu belirtmelisiniz. Aldığı karar yanlış ya da doğru hiç fark etmez, sonuçta kendisi olarak sizin de yardımınızla bütün sonuçları hesaplayarak aldığı bir karardır. Bu ilişkilerde gidilmesi en zor yoldur. Çünkü engelleme veya kendi fikrinizi dikte ettirme çok kısa bir süre içinde arzunuzun yerine getirildiğini görmenizi sağlar. Oysaki sevdiğiniz kişi için yarattığınız güvenli ortamda onu özgür bırakmanız durumunda, arzunuzun yine de yerine getirileceğini ve bu sefer aranızdaki bağın çok daha kuvvetli olacağını asla unutmayın.

           Hayatımızda kendimize çamurdan bir dünya yarattığımız, aldığımız kararlar ile  etrafı çamurla kapladığımız anlar olur. Aynı kararları veya hataları sevdiğimiz insanların da yaptığını görürüz. Bazen de daha sonucu görmeden, çok korktuğumuz için hemen önlem alırız. Ama unutmamalıyız ki, çamurla kaplanmış kıyafetlerle geçirilen bir gün hayatımızda hatırladığımız en keyifli gün haline gelebilir. Yeter ki sevdiklerinizle aranızda kurduğunuz bağı ve destekleyici tavrı hiç kaybetmeyin.